Gölge etmek: 1. Işığa engel olmak. 2. Bir işin yapılmasına engel olmaya çalışmak."Gölge etme de şu işi zamanında yapayım."
Gölgesinden korkmak: Çok korkak olmak, en basit işlere bile girmekten korkar olmak."Gölgesinden korkan adamlarla hiçbir işe girilmez."
Gönlü bol: Yeterli imkânlardan mahrum olmasına rağmen eli açık davranan, cömert.
Gönlü kalmak: 1. Gücenmek. 2. İstediği hâlde elde edemediği şey üzerinde isteği devam etmek."Gönlüm o vitrindeki elbisede kaldı."
Gönlü kara: Başkaları hakkında kötü düşünen, onların iyiliğini istemeyen.
Gönlü tok: Fazla para ve mal istemeyen, zorunlu ihtiyacı kadarı ile yetinen, imkânları az da olsa bunu hissettirmeyen, bu durumda dahi cömert olan."Onun kadar gönlü tok bir adam görmedim."
Gönlünden kopmak: Birine iyilik yapma ya da bir şeyi verme isteği, içinde aniden doğuvermek."Gönlünden kopanı vermek kadar güzel bir şey olamaz."
Gönlüne göre: İsteğine uygun olarak, dilediğine göre."Allah gönlüne göre verir inşallah."
Gönül almak: 1. Sevindirmek, hoşnut ettirmek. 2. Kırılan, gücenen bir kimseyi güzel söz ve davranışlarla yeniden hoşnut etmek."Daha fazla uzatmadan o çocukların gönlünü almalısın."
Gönül eri: Açık yürekli, güvenilir, hoşgörüsü geniş, ehli dil (kimse)."O ihtiyar adam tam bir gönül eriydi."
Gönül kırmak (yıkmak): Birini çok üzecek, gücendirecek davranışta bulunmak."Gönül kırmakta üstüne yoktur onun."
Gönül okşamak: Birini hoş bir davranış ve sözle sevindirmek."Gönlünü okşamak mı istiyorsun, bir gül uzat ona."
Gönül yapmak: Hoşa giden davranışlarla veya sözle birinin kırgınlığını gidermek.
Gönülden çıkarmak: Anmaz ve sevmez olmak."Onu gönlünden çıkarmışsın anlaşılan."
Gönülden geçirmek: Bir şeyi yapmayı düşünmek, olmasını istemek, o şeyi düşünür olmak."Ben de o işi yapmayı gönlümden geçirmiştim."
Gönüllü gönülsüz: Pek de istekli olmayarak.
Görüş açısı: Bir soruna yaklaşma, onu ele alma biçimi."Dar bir görüş açısı ile sorunlar çözümlenemez."
Gövde gösterisi: Belli bir amaç için güçlerini birleştiren kalabalıkların yaptıkları gösteri."...partisi büyük bir gövde gösterisi yaptı."
Göz açamamak: İşlerinin yoğun oluşu sebebiyle başka bir şeyle ilgilenme imkânı bulamamak."Şu büronun işleri yüzünden göz açamıyorum."
Göz açıp kapayıncaya kadar: Çok çabuk, kısa bir zamanda."O işi göz açıp kapayıncaya kadar yaparız."
Bu site tüm dünyada etki yaratmış sözleri aramanızı sağlayan bir arama motorudur. Sitemizde 75.000'den fazla sayıda söz bulunmaktadır. Beğendiğiniz sözleri saklayabilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.