Aklına gelmek: 1. Hatırlamak. 2. Bir şeyi yapmayı düşünmek, tasarlamak."Aklıma geldi, kalkıp babama gittim."
Aklına koymak: 1. Bir şeyi yapmaya kesin olarak karar vermek."Bu sene takıntısız sınıfımı geçmeyi aklıma koydum."2. Bir fikri başkasına aşılamak.
Aklına yer etmek: Uygun bulduğu bir düşünce kafasına yerleşmek."Onun sana söyledikleri aklına yer eder inşallah."
Aklından zoru olmak: Tutarsız, dengesiz, ölçüsüz, delice davranışlarda bulunmak."Bırak o bıçağı, aklından zorun mu var senin?"
Aklını (bir şeyle) bozmak: 1. Sapıtmak, delirmek. 2. Yalnızca ilgilendiği, üzerine düştüğü şeyle uğraşıp durmak, başka hiçbir mesele düşünmemek."Bizim çocuk sinema ile aklını bozdu."
Aklını almak: Çekiciliği, güzelliği ile büyülemek, etkisi altına almak."Kızın bir bakışı, aklını başından almaya yetti."
Aklını başına almak (toplamak, devşirmek): Mantıksız, ölçüsüz davranışlarda bulunmaktan kendini kurtararak akıllıca bir yola girmek."Aklını başına al, yoksa bu içki seni götürecek."
Aklını başından almak: Çok şaşırtmak, düşünemeyecek duruma getirmek."Gördüğü ev aklını başından aldı."
Aklını çalmak (çelmek): 1. Kararından, niyetinden vazgeçirip başka bir yola sokmak. 2. Baştan çıkarmak, ayartmak."Aklını çelip onu evlenmeye razı et."
Aklını peynir ekmekle yemek: Akılsızca, şaşkınca, delice işler yapmak."Misafirliğe böyle gidilir mi? Sen aklını peynir ekmekle mi yedin?"
Akşama sabaha: Neredeyse, pek yakında, kısa bir süre içinde."Konuklar akşama sabaha burada olurlar, sakın bir yere kaybolma!"
Akşamdan kavur, sabaha savur: Kazandığını günü gününe harcayan, har vurup harman savuran, savruk kimselerin durumunu anlatmak için kullanılır.
Akşamı iple çekmek: Gecenin olmasını sabırsızlıkla beklemek."Ne güzel bir ziyaret olacak. Akşamı iple çekiyorum."
Al aşağı etmek: Birini bulunduğu yerden, mevkiden indirmek."Ya, gördün mü, demek ki el oğlu adamı al aşağı ediyormuş bir çırpıda!"
Al birini vur birine (ötekine): Hepsi aynı, bir ayarda, hiçbiri işe yaramaz."Onlardan söz etme bana. Al birini vur birine."
Al gülüm ver gülüm: 1. Karşılıklı sevgi gösterisi. 2. Çokluk uygun olmayan işlerde birbirinin çıkarını kollamak.
Al takke ver külâh: 1. Bir mesele üzerinde uzun çekişmelerden sonra. 2. Senli benli, samimî dostluğu sürdürerek."Al takke ver külâh yıllarca yaptık bu işi."
Alacağı olsun: "Günün birinde ondan öcümü alırım" anlamında göz korkutmak için söylenir.
Alacağına şahin, vereceğine karga: Alırken bütün gücünü kullanan ve kolaylık gösteren, kimsede parasını bırakmayan; verirken ise bin bir güçlük çıkaran, vereceğini geciktirmek için elinden geleni yapan kimse için kullanılır."Ne adamsın be! Alacağına şahin
Alçak gönüllü olmak: Gurur ve kibre kapılmayıp kendini olduğundan daha aşağı düzeyde sayma, başkalarından yüksek görmeme durumu."İnsanı insan yapan vasıflardan biri de alçak gönüllü olmaktır."
Bu site tüm dünyada etki yaratmış sözleri aramanızı sağlayan bir arama motorudur. Sitemizde 75.000'den fazla sayıda söz bulunmaktadır. Beğendiğiniz sözleri saklayabilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.