Akıl kârı olmamak: Akıllı, dengeli ve ölçülü bir kişinin yapacağı iş olmamak."Akıl kârımı şimdi senin yaptığın bu iş?"
Akıl kutusu (kumkuması): Çok zeki, akıllı kimse; bilgiç."Akıl kutusu mübarek, her meseleyi çözüyor."
Akıl öğretmek (vermek): Herhangi bir konuda yol gösterip tavsiyede bulunmak, bilgi vermek."Sana akıl verecek bir adam da mı bulamadın?"
Akıl sır ermemek: Bir işin gizli yönlerini, niteliğini, asıl sebebini anlayamamak."Senin bu işi nasıl berbat ettiğine hâlâ akıl sır erdiremedim."
Akıllara durgunluk vermek: Çok şaşılacak bir şey olmak."Bir görmeliydin o olayı, akıllara durgunluk verecek bir olaydı."
Akıllı uslu: Dengeli, yaramazlık etmeyen, ölçüsüz ve taşkın davranışlarda bulunmayan."Senin çocuk pek akıllı uslu görünüyor."
Akıntıya kürek çekmek: Olmayacak, gerçekleşmeyecek bir iş uğrunda boşuna çaba sarf etmek."Desene boşuna kürek çekmişiz, olmayacak bu iş."
Akla karayı seçmek: Bir işi başarmak uğrunda çok yorulmak, sonuca kadar çok zahmet çekmek."Seni buluncaya kadar akla karayı seçtim."
Aklı almamak: 1. Akla uygun gelmemek, inanılacak gibi olmamak. 2. Anlamamak."Şu işleri bir türlü aklım almıyor."
Aklı başına gelmek: 1. Zarar gördüğü işlerden uslanıp akıllıca davranmak. 2. Baygınlıktan ayılmak, kendine gelmek."Çabuk koşun, nihayet kendine geliyor!"
Aklı başında olmamak: 1. İyi düşünebilir durumda olmamak. 2. Bayılmak, kendisinden geçmek."Artık aklı başında olmamak onun işine geliyor sanki, böylece sorumluluktan kurtulacak, rahat edecek."
Aklı başından gitmek: 1. Çok korkudan veya çok sevinçten ne yapacağını şaşırmak. 2. Kafası çok yorulmuş olduğundan iyi düşünememek."Annemi öyle evin ortasında baygın görünce aklım başımdan gitti."
Aklı çıkmak: Titizlikle üzerinde durmak, çok korku geçirmek, çok korkmak."Elbisem yırtılacak diye aklı çıkıyor."
Aklı durmak: Şaşırmak, düşünemez bir hâle gelmek."Resmi öyle güzel yapmış ki görsen aklın durur."
Aklı karışmak: Ne yapacağını bilememek, bocalamak, şaşırmak."Dur hele, bir düşüneyim, söylediklerin aklımı karıştırdı."
Aklı kesmek: Bir şeyin olabileceğine, bir şeyi yapabileceğine inanmak."Seninle bu işi başarabileceğime pek de aklım kesmiyor."
Aklına (aklını) takmak: Bir şeyi devamlı olarak düşünmek, bir fikre sürekli olarak zihninde yer vermek ve zihni onunla meşgul etmek."Onu niçin kırdım, aklıma takıldı düşünüp duruyorum."
Aklına düşmek: 1. Hatırlamak. 2. Kafasında bir düşünce doğmak."Aklına düşen her şeyi yapmak zorunda mısın?"
Aklına esmek: Daha önce düşünmemiş olduğu şeyi birden yapmaya karar vermek."Birden aklına esti, kalkıp sahile indi."
Aklına gelen başına gelmek: Olmasından korktuğu şeyin zarar verici etkisine uğramak."Aklıma gelen başıma geldi, evi su bastı."
Bu site tüm dünyada etki yaratmış sözleri aramanızı sağlayan bir arama motorudur. Sitemizde 75.000'den fazla sayıda söz bulunmaktadır. Beğendiğiniz sözleri saklayabilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.