Yedi kat yabancı: El, ne akraba, ne tanıdık, hiçbir yakınlığı yok."Yedi kat yabancıyla iş yapmam diyor."
Yediden yetmişe: En büyüğünden en küçüğüne, eli ayağı tutan herkes."Halk yediden yetmişe silâhlanmış düşmanı bekliyordu."
Yediği naneye bak: Yersiz, uygunsuz iş yapanlar için kullanılır.
Yeğ tutmak: Bir şeyi bir şeyden daha önemli görüp tercih etmek."Kim ki öbür dünyayı bu dünyaya yeğ tutar, o kazanmıştır."
Yel yeperek yelken kürek: Telâş içinde, çok acele olarak, heyecanla.
Yele vermek: 1. Boşuna harcamak. 2. Savurmak."Bütün parayı yele vermek zorunda mıydın?"
Yelkenleri suya indirmek: Israrından, iddiasından, direnmekten vazgeçip karşısındakinin dediğini kabul etmek; yüksekten atıp tutmayı bırakarak yumuşamak."Yelkenleri nasıl da suya indi dediğini yaptıramayınca."
Yeme de yanında yat: İstek uyandıran, görünüşü çok çekici olan, çok lezzetli yemekler için kullanılır.
Yemeden içmeden kesilmek: Bir üzüntü, korku ya da heyecan sebebiyle yiyemez duruma gelmek, iştahı kapanmak."Yemeden içmeden esildi, âşık mıdır nedir?"
Yemin etsem başım ağrımaz: "Gerçek olduğundan eminim, bu konuda yemin de edebilirim" anlamında kullanılır.
Yenilir yutulur gibi değil: 1. Yenmeyecek nitelikte (yiyecekler için). 2. Aşırı, çok pahalı. 3. Çok ağır, kabul edilmez (söz). 4. Kendisiyle başa çıkılamayacak durumda olan."Doğrusu yenilir yutulur gibi değildi o sözler."
Yer almak: 1. Bir şey yapanların arasında bulunmak. 2. Adına ayrılan yerde bulunmak"Şiir komisyonunda sen de yer aldın mı?"
Yer cücesi: Ufak tefek olduğu gibi kurnaz, fitneci, çok bilmiş kimse.
Yer demir gök bakır: "Hiçbir yerden yardım alma umudu kalmadı, bütün kapılar kapalı, yardım imkânları ortadan kalktı, kime baş vurdumsa elim boş döndüm" anlamında çaresizliği anlatmak için kullanılır.
Yer etmek: 1. İz bırakmak. 2. İyice yerleşmek."Bu sözler kulağına iyice yer eder umarım."
Yer tutmak: 1. Bir yeri kaplamak. 2. Birine bir yer ayırmak."Salonda yer tutmak yasaktır!"
Yer vermek: 1. Önemini belirtmek. 2. Kendi yerini bir başkasına vermek. 3. İmkân tanımak."Bu fikre de yer vermeliyiz."
Yer yarılıp içine girmek: 1. Çok utanmak. 2. Yitirilen şey bir türlü bulunamamak."Yer yarılıp içine girdi sanki, önceki gün şurada duruyordu."
Yer yerinden oynamak: Bir olay toplumda telâş, heyecan, gürültü, patırtı, kargaşa oluşturmak."Bu kaleyi de zapdedersek yer yerinden oynayacak, bizi kimse tutamayacak artık."
Yerden yere çalmak: Çok hırpalamak, acınacak duruma düşürmek, zor durumlarda bırakmak."Bütün milletin içinde yerden yere çaldı delikanlıyı."
Bu site tüm dünyada etki yaratmış sözleri aramanızı sağlayan bir arama motorudur. Sitemizde 75.000'den fazla sayıda söz bulunmaktadır. Beğendiğiniz sözleri saklayabilir ve sevdiklerinizle paylaşabilirsiniz.